Yaşar' ın Web Günlüğü

28 Ağustos 2005

Tatil

Sonunda oldu ve izne çıkabildim. Geçen hafta sonu Formula 1 Türkiye GP' sindeydim. Yarış ve organizasyon hakkında birkaç şey karalayacaktım. Fakat fırat olmadı. Fırsat olunca yazarım. Şimdi Need For Speed' de ifadesi alınacak birkaç kişi var burada. Onları halledeyim hele bir ondan sonra düşünürüz.

14 Ağustos 2005

"Linux' un masa üstünde hiç şansı yok"

Çalıştığım şirkete iki yeni arkadaş geldi. Çok iyi arkadaşlar ama bugün beni oldukça şaşırttılar. Yoksa şaşırmamalı mıydım bilemiyorum.

Öğle yemeği yenirken konu birden GNU/Linux' a geldi ve her iki arkadaş da söz birliği etmişcesine "Linux' un masa üstünde hiç şansı yok, kullanılması mümkün değil!" dediler.

Birisi hemen söze girdi ve "ben Linux kurduğumda ses kartımı o kadar uğraşmıştım tanıtamamıştım" dedi. Diğeri hemen "sen ses kartını tanıtamamışsın, ben CD sürücüsünü tanıtamadım" deyiverdi. Bense söyledikleri karşısında şaşkın bir şekilde sadece "abartıyorsunuz" diyebildim.

Arkadaş devam etti;
"Bir standardizasyon yok! Biri birini tutmuyor. Birisinde çalışan program diğerinde çalışmıyor. Bakıyorsun bir tane dosya var Debian için, bir diğeri Red Hat için yapılmış. Bunlar niye ayrı?" (hımm, paket sistemi kavramından haberi yok ve bunları ayrı ayrı yazılmış kodlar olarak görüyor).
Ben de örnek olarak aslında pek uyuşmasa da birisinin zip diğerinin de rar dosyası olduğunu varsaymalarını söyledim. Bir dağıtım zip kullanırken diğeri rar kullanıyor o kadar. Onların ayrı paket sistemi olduğunu ayak üstü anlatmaya çalıştım ve konu geçici süreliğine orada kapandı. Ama içimde beni dürtüp duran penguen bir süre sonra bir bilgisayarı yanımda olan Knoppix 3.6 CD' si ile açmaya itti. Arkadaşı yanıma çağırdım ve "hiçbir ayar yapmadım, işte bu sizin masa üstünde şansı yok dediğiniz Linux" dedim ve sistemi ona bıraktım. "Allah aşkına bunun ne gibi bir zorluğu olabilir? Her şeyi kendisi tanıdı ve bir son kullanıcıya gerekli her türlü yazılımı içeriyor. Bir kullanıcı daha başka ne isteyebilir ki?"

Arkadaş Knoppix' i kurcalamaya başladı ve KDE' nin konsole adlı programını açtı ve "ya Linux konsoldan bir türlü kurtulamadı" deyiverdi. E tabi cevap "kurtulmak isteyen kim?" sorusu olunca "Microsoft konsoldan daha uzaklaşıyor" dedi. Sanırım Microsoft' un ileride kullanmayı planladığı yeni bir kabuk ve kabuk programlama dili geliştirdiğinden habersizdi.

Bu noktadan sonra aramızda geçen diyalog daha da ilgi çekici olmaya başladı. Arkadaş Linux' un ticari olarak bir desteğe sahip olmadığını söylemeye başladı. Ben de IBM, Novell, SuSE vs' den bahsettim. Sonra "ben asla Linux altında programlama yapmam, çünkü kendimi riske atamam" dedi. Şaşırdım. Acaba ne gibi bir riskten bahsediyordu? "Örneğin, Almanya Linux kullanacağım diyor. Ben şimdi CV' me Linux biliyorum ve Linux altında programlama yaptım diyeceğim dersem adamlar bana hangi sürüm demeyecekler mi? Bir tanesinde olan şey diğerinde çalışmıyor" dedi. Ben de böyle bir şeyin asla olmadığını, bir dağıtımda çalışan bir yazılımın rahatlıkla diğer dağıtımda da çalışacağını, dağıtımlar arasındaki farklılıkların, yazmış olduğu kodlara bir etkisi olmayacağını anlatmaya çalıştım. Ama ne derece başarılı oldum bilemiyorum.

Umarım kendilerine yakın zamanda GNU/Linux hakkındaki yanlış düşüncelerini silmelerinde yardımcı olabilirim.